Devlet Bahçeli, Sinan Ateş Cinayeti Hakkında Konuştu: “Yargı Sonucunu Bekleyen ve Suikastın Amaç ve Motivasyonunun İç Yapısını Gören…
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili “Bizi cinayete bulaştıracak dedikodusu yapanları hem Allah’a hem de hukuka havale etmek boynumuzun borcudur. işleyen yargının sonucunu sabırla beklemek ve suikastın amaç ve saikinin iç örgüsünü görmek boynumuzun borcudur.” iddia ediyor ve onları asla geride bırakmayacağımızı bilmelerinde fayda var” dedi.
Devlet Bahçeli, bugün TBMM’de grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin Sinan Ateş cinayeti ve ardından yaşanan gelişmeleri değerlendirirken Sinan Ateş’in adını hiç anmaması dikkat çekti. Bahçeli özetle şunları söyledi:
“2023 SEÇİMLERİ İftira ile İffet, İrade ile İhanet ARASINDA OLACAK”
“Bu yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri için süre kısaldıkça hain proje kadrolarının, oyun uşaklarının, siyaseti rezil edilenlerin iç yüzü bir bir ortaya çıkacak. her kötülüğü, her rezaleti bir turnusol kağıdı gibi ortaya serer, ortaya çıkarır.Aslında bu süreç çoktan başlamıştır.2023 seçimleri iftirayla, ihanetle iffet ortasında iradeyle yapılacaktır.
Türkiye’nin önünü tıkamak, yükselişini durdurmak, ayağına zincirler vurmak, yapılanları yerle bir etmek, tüm yatırım ve hizmetleri baltalamak amacıyla faaliyet gösterenler aynı kuyruğa girdiler. Karşımızda belirginleşen düşmanlık cephesi kalabalık ve karanlıktır. Seçime kadar her türlü provokasyonun sahnelenmesi muhtemeldir, beklenmelidir. Zillet ittifakını açıkça destekleyen ve destekleyen küresel emperyalizm, tüm çakallarını aramızda salmıştır. Saros’un uşakları, FETÖ’nün itleri, PKK’nın piyonları, dış istihbarat teşkilatlarının taşeronları, Cumhuriyetin 100. yılını ve Cumhur İttifakı’nın kutlu yürüyüşünü bozmak için rezalet ittifakına ortak oldular, cephe gerisine ikmal kanallarını açtılar. Gerçekten iğrenç bir oyun görüyoruz, beşinci kol faaliyetinin açıkça farkındayız.
Altı Masa’daki parti başkanları, ortak bir aday belirlemek için müzakerelere başlayacaklardı. Peki, neleri tartıştınız, neleri teselli ettiniz, nelerin hesabını verdiniz? 12 Şubat 2022’den beri toplanıp dağılıyorlar. Tarafsız bir cumhurbaşkanı hedefini ilan etmelerine rağmen, Altı Masa’nın himayesi ve vesayeti altında A’dan Z’ye bağlı bir cumhurbaşkanlığı kararında fikir birliğine vardılar. Altı Masa’nın adayı cumhurbaşkanı olursa Türkiye’yi birlikte yönetecekler. Bu nasıl bir kuruntu, bu nasıl bir boş kafa?
“NELER OLDUĞUNU BİLİYORUZ, İZLİYORUZ, ÇOK SIKI TAKİP EDİYORUZ”
Olan biten her şeyi biliyoruz, izliyoruz ve çok yakından takip ediyoruz. Londra tefeciler, New York bankerleri ve küresel sermaye çetelerinden ilham alan ve İngiliz Muhalifler Derneği’nin şimdiki ayağına talip olan Demokrasi ve Atılım Partisi’nin başındaki isim, derginin 66. sayısını açma cüreti gösterdi. Anayasa 2 Ocak 2023’te görüşülecek. Türklük DEVA’nın yetkili liderini ne ve nerede rahatsız ediyor? Cenazemizi ayaklar altına almadan Türklüğü Anayasa’dan çıkarmayı nasıl başaracağız? Bu nasıl denenecek? Zillet ittifakının her ortağı aynı fikirde mi?
Sabrın boyun eğmek değil, mücadele etmek olduğunu hep birlikte dünyaya göstereceğiz. Allah’tan korkmayan, cennetten çıkmayan, çakal olup boz kurda diş gösteren, her türlü münafık suratını sahneye koyan, tembel deve gibi çıngıraklar çalan kimseler unutmasınlar ki ben yalnız olsam bile davayı ihlal etmem. Tek bir arkadaşıma zulmetmem. Sonu ölse bile duvarda gedik açmayacağım.
Tekrardan karın ağrısı çekenlere, bir cinayet üzerinden siyasi kurgu yapanlara sesleniyorum, adayımız belli, kararımız belli. Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hesap yapanlara yutar mıyız diye sesleniyorum: Konya Hanya’yı bir deneyin görün. Cumhur İttifakı haram yola dönmüş, pis boğazında lokma kalacak. Milliyetçi Hareket Partisi aklınızı başınızdan alacak ve şer odaklarını karıştıracaktır. Davamız ikili, Türk milletinin malıdır, Türk-İslam ülküsünün bayrağıdır. Siyasette şehitlik abidesidir, kızıl elmanın perdesidir, Turan ülkesinin boyun eğmez duruşudur.
“ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMA SÜRECİNİ AYRINTILI VE TİTİZ YAPMAK İÇİN HER GELİŞMEYİ YAKINDAN TAKİP ETMEYE BAŞLADIK”
30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara’nın Çukurambar ilçesinde vahşice bir suikast düzenlendi. Bu kanlı olay olur olmaz arka planın kalkması, sisin dağılması, ön ve arkanın aydınlanması için sabırla ve sebatla bekledik. Adli ve idari soruşturma sürecini detaylı ve titiz bir şekilde yürütmek için her gelişmeyi yakından takip etmeye başladık. Çünkü güpegündüz işlenen bir cinayet vardı.
Dipsiz bir kuyudan su içmediğimizi, bilmediğimiz bir göle girmediğimizi herkes bilir. Ancak yaşanan kanlı saldırının ardından MHP’ye yönelik organize ve örgütlü bir saldırı, sanki tek bir merkezden emir verilmiş gibi hız kazanmış, sürekli kamçılanmış ve körüklenmiştir.
Tüm FETÖ’cüler, algı operasyonları ile partimize karşı yeni bir girişimde bulunmuştur. Cinayetin gölgesi bir anda MHP’nin üzerine düşürülmeye çalışıldı. Bir iç hesaplaşma olduğu sürekli tartışıldı ve gündemde tutuldu. Böyle zamanlar, duygusal taşkınlığın zihinsel yetileri kilitlediği kaotik ve düzensiz dönemlerdir. dikkat, tedbir, tedbir, sabır ve teyakkuz kurallarıdır. Üstelik bu sıkıntıların yaşandığı zamanlar, fitnenin sadağından çıkan bir ok gibi ortalıkta dolanmak için bir gaye aradığı alacakaranlık zamanlarıdır.
“BİZİ CİNAYET İLE AYNI MEYDANA GÖSTEREREK BÜYÜK BİR GÜNAHA ORTAK OLDULAR”
Bırakın MHP ve Dava Ocakları ile en ufak bağ ve bağlantıları, onu sürekli ateşe vermeye ve kurutmaya çalışan nüfuz ajanları, HDP’den CHP’ye tüm düzen ve kin gruplarının aramızdan topladığı siyasi kalıntılar, Komünistlerden bölücülere, FETÖ’cülerden PKK’lılara. cinayetle aynı çerçevede göstermenin büyük günahına ortak oldular. Kimse unutmasın; Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz, unutamaz, unutmaz.
Mağlup marjinal partinin ‘zafer’ denilen ve casus ağına dönüşen umutsuz vakası, ‘Katilin kim olduğunu hepimiz biliyoruz’ açıklamasıyla savcıların görev alanına giren bir açıklama yaptı. Bu istihbarat fosiline, bildiklerini sormanın ve gereğinin yapılmasını istemenin, hiç şüphesiz onurlu Türk savcılarının asli görevi olduğunu hatırlatmak hem benim çağrım hem de görevimdir. Şimdi ise yere kadar küçüldüler ki parti binalarına ‘Yerli ve milli katil kim’ yazan afişler astılar.
“GERÇEK YÖNTEMDEN ÇIKARARAK BU KONUYU SİYASİ HESABA DÖNÜŞTÜLER”
Cinayeti bir fandom gösterisine dönüştürmek, itibarı pusula olarak kullanmak, Cumhur İttifakı’nı sarsmak ve söz konusu saldırı ile MHP’yi ilişkilendirmek için binlerce FETÖ hesabı açıldı. Pensilvanya kaynaklı ve merkezli sosyal medya saldırıları yaşanmış ve yaşatılmıştır. MHP’nin azılı düşmanları, konuyu her geçen gün gerçek mecrasından uzaklaştırarak siyasi bir hesaplaşmaya dönüştürmüştür.
Bize yönelik asılsız itham ve ithamlarla dolu. Başta CHP olmak üzere diğer yüz karası partilerin, teröristlerin, bölücülerin, küreselcilerin, kozmopolit mankurtların, tescilli devlet ve millet karşıtlarının, haksız örgütler adına konuştukları gibi sorunu sahiplenmeleri için bir siyasi iklim ve sömürü ortamı yaratıldı. . Markalaşmış iftiracıları, onlara figüranlık yapan şerefsizleri biliyoruz. Nefesimizle boyunlarında olduğumuzu söylüyoruz.
Milletvekillerimiz ahlaksızlıkla suçlandı. Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarım suçlandı. Forges of Ideal hain bir kuşatma altına alındı. Cinayeti MHP’ye ihale etmek için kıyasıya bir cephe açıldı ve bir ittifak harekete geçti. İronik bir şekilde davacıyı karşı taraf olarak gören ve Mehmetçik katilleriyle el ele veren Kılıçdaroğlu, geçen hafta sosyal medyadan yaptığı bir açıklamayla sessizliğimizin sebebini sorma ihtiyacı hissetti. Sayın Kılıçdaroğlu, ben susmuyorum. Firavun taktiklerinizi, iğrenç imalarınızı, ahlaksız suçlamalarınızı az önce izledim ve gerekli notları aldım. Bu siyasi kusur, gençlerimizin mafya oynadığını, onları teslim etmek zorunda kaldığımı ve 3-5 bayi ile mevcut sorunu aşamadığımı iddia etti. Ne demek istediği anlaşıldı. Bakın Sayın Kılıçdaroğlu, milliyetçi Türk gençliğini sağınızda, solunuzda, yanınızda konuşlanmış teröristlerle karıştırmayın ve bu gaflete düşmeyin.
“ÜLKENİN, MİLLETİN VE DEVLETİN VARLIĞI, BİRLİĞİ VE GÜVENLİĞİ İÇİN HERHANGİ BİR ÖDÜLDEN KAÇINMIYORUZ”
Geçen yıl siyasi cinayet iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, bildiklerini, kimin kulağına ne fısıldadığını, olası istikrarsızlık sarmalında kendisine hangi görevin verildiğini açıklamak zorunda. Kılıçdaroğlu’nun aklı yine 12 Eylül öncesini vasat bulmaksa, bunun için baskı altındaysa, önerilere ve teşvik edici provokasyonlara kapalı olduğumuzu söyleyeceğim. Ancak vatanın, milletin ve devletin varlığı, birliği ve refahı için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz.
MHP’yi uyuşturucu çeteleriyle, kiralık tetikçilerle, uyuşturucu tacirleriyle, cinayet örgütleriyle bir tutmaya, eşitlemeye, gösteriş yapmaya, kazana atmaya kalkışan, kalkışan herkes şerefsizdir, şerefsizdir. Elimizi ovuşturarak üzerimize kan sıçratmak, katil damgasını vurmak, bizi sokağa çıkmaya kışkırtmak, Türkiye’yi kargaşa ortamına sürüklemek isteyen herkes şerefsizdir. 2023 seçimlerini rezalet ittifakına çevirmek için ülkücü milliyetçi harekete iftira atanlar, ganimet avına girişenler kesinlikle şerefsizlerdir.
“ İŞLEYEN YARGI ALANININ SONUCUNU SABIRLA BEKLEMEK VE SUikastIN İÇSEL AMACINI VE MOTİVASYONUNU TAM OLARAK GÖRMEK EN DOĞRU BAŞLIKTIR”
Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi harika bir alışkanlığı vardır. O zaman geldiğinde saldırganlar, zehirli müşteriler korosu, “Bilmiyorduk, farkında değildik, kullanıldık, kandırıldık, hata yaptık, pişman olduk” deseler kimsenin umurunda olmayacak. . Yaptıklarını yarına da yanlarına da bırakmayacağız. Bizi cinayete bulaştırmak için propaganda yapanları hem Allah’a hem de hukuka havale etmek boynumuzun borcudur. İşleyen yargının sonucunu sabırla beklemek ve suikastın amaç ve saikinin iç örgüsünü tam olarak görmek kanımca en doğru olanıdır. MHP’nin kurumsal ve tüzel kişiliğini bu cinayetle ilişkilendirenler, iddialarını ispatlamazlarsa şerefsizdirler ve onları asla geride bırakmayacağımızı bilmelerinde fayda vardır.
Genel lider olarak, görevim süresince sır olarak sakladığım görevden ayrılma nedenlerimi sizlerle paylaşıyorum. O zamanlar onlara şimdi yandaş olan misyon firarilerini hatırlatırdım. Ülkücümüzün elinden tutmamış, şehitlerimize merhamet etmemiş, güzel, dokunaklı ve hoş bir söz dokunmamış, acımıza ve sevincimize ortak olmamış bütün haşereler, cinayeti alet etmektedirler. .”